|
Bu soruya her Gürcü kendi bakış açısını yansıtan cevaplar verecektir.Tabii ki hepsinin ortaklaştıkları paydalar da olacaktır.Neden öz kültürümüzü ve anadilimizi yeteri kadar bilemiyoruz? Yada bir elli yıl sonra Türkiye'de Gürcü dili ve kültürü adına geriye ne kalacaktır ? Gürcistan’da çok az sayıdaki nüfuslarına rağmen Megrel Lazlar’ın, Abhazlar'ın,Osetler’in …vs. ana dilde eğitim, yayın gibi kültürel hakları varken
biz Türkiyeli 2-3 milyonu bulan Gürcü neden bu haklardan mahrumuz?
Bu ve benzeri soruları sormakta yüzdeyüz haklıyız. Ancak bu soruları Türkiyeli Gürcüler olarak yüzde kaçımız soruyor ve bu olumsuzluğu ne kadar algılamış durumdayız?
Bir etnik grubun varlığının devamı ana dili ve kültürü ile olan ilişkisine bağlıdır. Eğer dilini ve kültürel değerlerini yaşatamıyor, onu tarihsel olarak devam ettirip genç kuşaklara aktaramıyorsa o etnik grubun geleceği tehlikede demektir.Buradan hareketle kendimize şu soruyu sormak zorundayız: Eğer bu süreçte olumlu bir müdahale yapılamazsa bir elli yıl kadar sonra bu ülkede Gürcü dili ve kültüründen sözetmek olası mıdır?
İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler. Bu ölüm bireysel bir ölümdür. Ancak bir dilin, bir kültürün ölümü demek bir toplumun, bir halkın ölmesi, yok olması demektir. İster Gürcü dili, kültürü olsun, ister bir başka dil ve kültürün yok oluşuna hiç bir insanın gönlü razı olamaz. Olmamalıdır da.
Bilindiği gibi etnik değerler içindeki kültür birliği, dil birliği çok önemli ve yaşamsaldır. Tüm ortak yaşamsal değerlerin varlığı bizi Gürcülüğe yakınlaştırır, doğal veya iradi asimilasyondan kurtarır. Türkiyeli Gürcüler yukarıda ifade ettiğimiz temel sıkıntıları kat kat yaşayan bir etnik topluluktur. Bu değerlerin her biri onları Gürcülüğe bağlayan hayat damarlarından biridir. Ancak bu damarlar çok zayıflamış, neredeyse pamuk ipliği ile bağlanır hale gelmiştir. Bizler Gürcülüğü muzik,halk oyunları, köy Gürcücesi ile konuşmak gibi dar çerçevede ve köylülük düzeyinde, yöre-hemşeri ilişkileri darlığında algılar olmuşuz. Çoğunluğumuz Gürcü alfabesi ile okuma-yazma bilmeyiz. Gürcü Tarihi ve kültürü üzerine bilgilerimiz yok denecek kadar azdır. Peki geriye ne kalıyor ?
Kuru kuruya Gürcülük; yani alt yapısı ve kültürel değerlerinden yoksun bir Gürcülük ne kadar yaşayabilir? Böyle yetersiz yanlarımızla çocuklarımıza ve torunlarımıza ne verebiliriz yada ne aktarabiliriz ?
Dil bizi Gürcü Kültürüne ve değerlerine taşıyan en önemli ve yaşamsal temel iletişim aracıdır.Ancak bu dilin köylü dili ya da yüz otuz yıl öncesindeki göç sürecinin darlığında sadece konuşma dili olarak kalmış olması çok önemli bir sorundur. Bunun yazılı dile, sanat-edebiyat diline dönüştürülmesi gereklidir. Bu da ilk etapta Gürcüce okuma-yazma öğrenilmesinden geçer ki; akabinde Gürcü kültürünün eserlerini kendi anadilimizde okuyup öğrenelim.Bunun için GÜRCÜ KÜLTÜR MERKEZİ'nin başlattığı Gürcüce okuma-yazma kurslarına gidilebilir. Ancak bu dil eğitimi olayı derneklerin ve vakıfların tek başına üstesinden gelebileceği bir sorun değildir. Bunun için anadilde eğitim hakkının ilköğretimden yüksek okula kadar seçmeli Gürcüce dil dersi olarak devletçe verilmesi gereklidir. Bunun için GÜRCÜ KÜLTÜR MERKEZİ gibi diğer tüm gürcü dernek ve vakıfları birlikte mücadele etmeli, Gürcü dili ve kültürü yok olmadan harekete geçmelidir.
|
Bu gün ülkemizde Kars Kafkas Üniversitesinde "GÜRCÜ DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ" vardır. Ve 3 yıldır da eğitim verilmektedir.Toplam üç sınıfta okuyan öğrenci sayısı 34 kişi civarındadır. Ancak ilginç ve bir o kadar da düşündürücü olan bir yanı var ki; bunu ifade etmeden geçemeyeceğim. Bu 34 öğrencinin içinde bir tek Gürcü kökenli öğrenci yoktur. Ne ilginç değil mi? Ancak oradaki öğrenci kardeşlerimizi canı gönülden destekliyoruz. Bu tercihlerinin çok anlamlı olduğunu vurguluyorum.
Umarım bu ülkede anadilde eğitim hakkımızı yaşama geçirdikten sonra bir gün gelecek rüyalarımızı da anadilimizle, Gürcüce görmüş olacağız. İşte o gün üzerimizdeki asimilasyonu büyük oranda aşmış, öz kültürümüz olan Gürcülükle gerçek anlamda buluşmuş olacağız.
Bizlerin dil,kimlik,kültürel sorunlarının çözümü sadece ve sadece Gürcülerin tek başına üstesinden gelebileceği bir durum da deyildir.Bu ülkenin demokratikleşmesi ile de paralel gidecek olan bir gerçekliktir.Bunun için başta biz Türkiyeli Gürcüler olmak üzere benzer sorunları yaşayan dost ve kardeş halklarla birlikte hareket ederek dil,kültür,kimlik sorunlarının çözümü için mücadele etmek zorundayız.Halkların kardeşliği temelinde,tüm etnik sorunların çözümünün demokratik bir mücadele ile başarılacağını bilince çıkarmak durumundayız.Başta Kafkasya'da olmak üzere Gürcüler'in,Çerkezler'in,Lazların,Osetlerin... kardeş ve dost halklar olduğunu kabul etmek,olan veya olası halklar arasındaki sorunların emperyalist dış güçlerin hegemonyasına kapalı, savaşsız -barışçıl-demokratik yöntemlerle çözüleceğini savunmak zorundayız.Bu anlamda bu düşüncelerin tartışılacağı,buna uygun adımların atılacağı bir demokratik platform olabilmesi düşüncesiyle de Gürcü Kültür Merkezine ihtiyaç vardır diyorum.
Dünyada bazı devletlerin nüfusu bizim Türkiyeli 2-3 milyon Gürcü sayısından daha azdır. Böyle bir sayısal çoğunluğa sahip Gürcü nüfusunun tek tek dil ve kültürel değerlerini hayata geçirmesi, asimilasyonun zehirinden kurtulması mümkün değildir. Ama öncelikle tabii ki kendimizden başlayarak, göle atılan taş gibi dalga dalga her yere yayılmalı, her Gürcü soydaşımıza ulaşmalıyız. İşte bu yayılmanın, özkültürümüze ulaşmanın bir aracı da Gürcü Kültür Merkezi olabilir. Bu anlamda Türkiyeli Gürcüler’in içinde bulunduğu dilsel ve kültürel geriliği, hepimiz düşünmeli, çok yönlü olarak değerlendirmeli, belirli sonuçlara ulaşmalıyız. Bu, büyük düşünülerek; dar, bireysel çıkar ve kaygılardan kurtularak mümkün olabilir ancak.
Binlerce yıllık tarihinde Gürcistan toprakları, başka devletlerin saldırılarına, İşgallerine uğramıştır.
Moğollar, Persler(İran), Ruslar, Osmanlılar, Araplar işgal etmiştir. Gürcüler’in tarihi bir yanıyla da işgallere karşı savaş tarihidir.Buna rağmen hala dimdik ayakta duruyor olması bize ne ifade etmektedir?
Kaldı ki nice büyük ulus ve devletin tarih sahnesinden silinmiş olması gerçeği bize şunu göstermektedir. Gürcü Kültürünün çok zengin ve tarihsel derinlikleri olması Gürcüleri ve Gürcistanı ayakta tutan yegane güçtür.
İşte bu güçlü Gürcü tarihi ve kültürü ile buluşmak için Gürcü Kültür Merkezi’ne ihtiyaç vardır diyoruz.
Gürcüler çok zengin bir dile ve kültüre sahip bir halktır.. En başta Gürcüce dünya dilleri arasında en gelişkin diller arasındadır. Gürcü Kültürünün yazı dilinin gelişiminde çok önemli bir işleve sahip olan Gürcü Alfabesi yaklaşık 2000 yıllık bir tarihsel geçmişe sahiptir.Dünyada 2796 dil olmasına rağmen bunların sadece 14’ünün alfabesi vardır. İşte bunlardan birisi de kendine özgü yapısıyla Gürcü alfabesidir.
“Kartuli Anbani”denilen Gürcü Alfabesi’nin çok eskiye dayanıyor olması sözlü dilden yazılı dile geçişte, kültürel eserlerin gelişimine çok büyük bir katkısı olmuştur. Bu gün Gürcistanda yaklaşık 5 milyon, Türkiye’de 2-3 milyon ve dünyanın diğer ülkelerindeki Gürcüleri de sayarsak toplam 10 milyona yakın bir nüfusa sahip olan Gürcüler, kendilerine ait böyle bir alfabeye sahipken dünyada 50-100 milyonu aşmış bazı ulusların kendi alfabeleri dahi yoktur.Bu da şunu göstermektedir ki; yazılı dili ve kültürel eserleri çok eski tarihlere dayanan zengin bir kültüre sahiptir Gürcüler. Bununla da Türkiyeli Gürcüler olarak ne kadar gurur duysak azdır.
Türkiyeli Gürcülerin dilsel ve kültürel geriliğini az da olsa aşmak, öz kültürümüzü, köklerimizi tanımayı sağlamak,Türkiyeli tüm Gürcüleri kucaklamak için bir araya gelmek, demokratik yapılanmalarımızı başarmak zorundayız. Bu anlamda Gürcü Kültür Merkezi sadece ve sadece ufak bir adımdır. Bu zamana kadar yapılamayan yada eksik bırakılan anlamlı bir adımdır. Bu oluşumu hepimiz sahiplenerek geleceğe daha büyük adımlarla taşımak zorundayız. Bu kendini aşmış, genel çıkarları bireysel çıkarlarından önde gören Gürcü aydınlarıyla başarılacak bir projedir. Bu projenin nihai olarak varması gereken nokta daha üst düzeyde buluşmaktır. Türkiyeli 2-3 milyon Gürcü’yü temsil edecek olan bir merkezi yapılanmanın başarılmasıdır. Bu hayal değildir. İmkansız ise hiç değildir. Öncelikle inanmaktır ki; inanmak başarmanın da yarısıdır zaten.
Daha geç olmadan işe koyulmak zorundayız.Bize kişilikleri ve Gürcü Kültürünü geliştirme-yaşatma mücadeleleriyle örnek olan büyük iki insan Ahmet ÖZKAN MELAŞVİLİ'ye ve Hayri HAYRİOĞLU'na(Malakmadze) vefa borcumuzu ödemek,onlara layık olmak zorundayız.Yoksa ne tarih bizi afeder ne de gelecekte torunlarımız.
GÜRCÜ KÜLTÜR MERKEZİNİN 1.OLAĞAN KONGRESİNDE GÜRCÜLÜK ile ilgili şöyle bir tanım yapmıştım.
"Ba
na Gürcülük nedir diye sorarsanız buna yanıtım şu olacaktır: Hani belki bilirsiniz, bir Gürcü’ye sorarlar: ”Gürcü olarak doğmasaydın ne olurdun” diye . O da çok net olarak “Mahçup olurdum” der. Peki ben ne olurdum ?Bu soruyu kendime özellikle Gürcülüğümü ve Gürcü kültürünün derinliğini daha fazla hissettiğim son 8-10 yıldır sık sık sorar oldum.
Cevabım benim için de çok net oldu: ‘’ AŞIK OLAMAZDIM”
İşte böyle, benim için de Gürcülük , AŞIK OLMAKTIR.
Bu doğa aşkı, insanlık aşkı, yaşam aşkına benzer tutkulu bir sevgidir desek te benim için çok daha derin anlamlar ifade ediyor Gürcülük Aşkı! Kendimi ve Gürcü Kültürünü keşfetmenin ve 40’dan sonra yeniden doğmuş olmanın bir yanıdır Gürcülük Aşkı!
Hani aşk olmayınca yaşam çekilmez olur ya! Gürcülüğüm ve Gürcü Kültürüm olmasaydı bu dünyadaki savaşlara, acılara, sömürüye nasıl katlanabilirdim. Ya da nasıl katlanabilirdik? Bir de EMEK ve DEMOKRASİ mücadelesi olmasaydı bu güzelim dünyamızda hangi UMUT IŞIKLARI yanardı? Gürcüler o yüzden demez mi ki;“UMUT UZUN YAŞAR” diye.
İşte, UMUTLARIN VE KÜLTÜRLERİN sonsuza kadar yaşadığı savaşsız, sömürüsüz bir dünya özlemiyle sizleri selamlıyorum.
GAUMARCOS KARTUL KULTURAS
GAUMARCOS KARTVELEBS "
Haydin o zaman hep birlikte "Köklere Kültürel Yolculuğa" çıkalım.Özümüze, dilimize,Kültürümüze,
köklerimize, atalarımıza, Gürcistanlı ve Türkiyeli Gürcü değerlerine sahip çıkarak yükseltelim.
Tarih bizi böyle bir yolculuğa çağırıyor. Bu büyük yolculuğa büyük olanlar ve büyük düşünenler çıkabilir.
Bu büyüklüğün Türkiyeli gürcülerin bilincinde var olduğuna inanıyorum.
Fazlı KAYA
|