Mitra Global CMS Mitra Global CMS Mitra Global CMS
 

GÜRCÜ KÜLTÜR MERKEZİ

Dünya/მსოფლიო

Anketler/ანკეტა

Gürcü kültürü için neler yapılmalıdır?
 

Siteyi Ekle

CNN Türk Son Haberler

Kimler Sitede

Şuanda 42 konuk çevrimiçi

Giriş Formu

Giriş yapmak için kullanıcı adı ve şifrenizi giriniz.



 
Mitra Global CMS Mitra Global CMS Mitra Global CMS
123
Mitra Global CMS Mitra Global CMS Mitra Global CMS
 

Önemli Yazılar...

Türkiyeli Gürcülerin Geleceğine Yönelik Kısa Bir Değerlendirme…

 Türkiyeli Gürcüler,kendilerini Çhveneburi olarak tanımlayan,sayıları kes...

Niçin Gürcü Kültür Merkezi?

        Bu soruya h...

BİR RÖPORTAJIN ARKA PLANI: ADIĞE BİRLİĞİ MEGREL-LAZLARA NASIL BİR MODEL OLACAKTIR?

BİR RÖPORTAJIN ARKA PLANI: ADIĞE BİRLİĞİ MEGREL-LAZLARA NASIL BİR MODEL OLACAKTIR?   ...

KAFKAS HALKLARININ KARDEŞLİĞİ İÇİN AYDIN SORUMLULUĞU !

  AÇIKLAMA:Kolkhoba. org’un sayın Yalçın Karadaş’la yapmış olduğu ...

Türkiyeli Gürcüler ve Gürcü Kültür Merkezi’ne Dair…

 Türkiyeli Gürcüler ve Gürcü Kültür Merkezi’ne Dair&he...

Gürcü Kültür Merkezi CNN Türk’te canlı yayında…

Ne Oluyor'da Laz Kültür Derneği Başkanı MEHMEDALİ BARIŞ BEŞLİ, Gürcü Kült...

Türkiyeli Gürcülerde asimilasyon,anadil ve kimlik sorunları….

Türkiyeli Gürcülerde asimilasyon,anadil ve kimlik sorunları…. Dil ve etnisi...

Ali İhsan Aksamaz ile Röportaj

 Demokratik Gürcüler Platformu'nun Laz aydını Ali İhsan Aksamaz'la yaptığ...

Hayatın akışı ve vesaire...

Hayatın akışı ve vesaire.. Hayat sonsuz ri...

Hüseyin Uygun ile Röportaj

Demokratik Gürcüler Platformunun Gürcü aydını, edebiyatçı-şair ve &cced...

GÜRCİSTAN-RUSYA İLİŞKİLER: SORUNLAR, AYRILIKÇI HAREKETLER

GÜRCİSTAN-RUSYA İLİŞKİLERİNDE AYRILIKÇI HAREKETLER Giriş SSCB’nin dağılmasında...

Türkiye’nin sözde Gürcü aydınları…

Türkiye’nin sözde Gürcü aydınları… ...

AHMET HULUSİ KIRIM İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJ

DEMOKRATİK GÜRCÜLER PLATFORMU OLARAK LAZ AYDINI AHMET HULUSİ KIRIM İLE YAPTIĞIMIZ R&Ou...

Gürcistan’daki Güncel Gelişmeler ve Türkiye ile İlişkileri

Gürcistan’daki Güncel Gelişmeler ve Türkiye ile İlişkileri Gürcistan&rs...

GÜRCÜ KÜLTÜR MERKEZİ-KANAL B TV

GÜRCÜ KÜLTÜR MERKEZİ-KANAL B TV ...

Gürcü Kültür Merkezi Faaliyetleri (2010-2011)

Gürcü Kültür Merkezi Faaliyetleri (2010-2011) ...

Ahmet Özkan Melaşvili Sunumu...

Ahmet Özkan Melaşvili Sunumu...

Gürcistan Rusya Savaşı 2010 yılı Basın Açıklaması-Rus Konsolosluğu

Gürcistan Rusya Savaşı 2010 yılı Basın Açıklaması-Rus Konsolosluğu ...

DİL,DANS VE TULUM KURSLARI...

DİL , DANS VE TULUM KURSLARI  BAŞLATILACAKTIR... ...

Eşref Yılmaz ile röportaj...

DEMOKRAT  GÜRCÜLER PLATFORMU OLARAK GÜRCÜ AYDINI  EŞREF YILMAZ MAXAR...

Gürcü Kültür Merkezi İMC Tv.2011

Gürcü Kültür Merkezi Tanıtım Videosu-İMC Tv. 2011 gurcuder 

  • Türkiyeli Gürcülerin Geleceğine Yönelik Kısa Bir Değerlendirme…

    Pazartesi, 09 Ekim 2006 18:46
  • Niçin Gürcü Kültür Merkezi?

    Salı, 07 Nisan 2009 23:24
  • BİR RÖPORTAJIN ARKA PLANI: ADIĞE BİRLİĞİ MEGREL-LAZLARA NASIL BİR MODEL OLACAKTIR?

    Perşembe, 22 Nisan 2010 14:58
  • KAFKAS HALKLARININ KARDEŞLİĞİ İÇİN AYDIN SORUMLULUĞU !

    Pazar, 25 Temmuz 2010 19:45
  • Türkiyeli Gürcüler ve Gürcü Kültür Merkezi’ne Dair…

    Perşembe, 23 Aralık 2010 13:43
  • Gürcü Kültür Merkezi CNN Türk’te canlı yayında…

    Salı, 28 Aralık 2010 19:26
  • Türkiyeli Gürcülerde asimilasyon,anadil ve kimlik sorunları….

    Pazartesi, 24 Ocak 2011 22:46
  • Ali İhsan Aksamaz ile Röportaj

    Salı, 24 Mayıs 2011 23:33
  • Hayatın akışı ve vesaire...

    Salı, 24 Mayıs 2011 23:49
  • Hüseyin Uygun ile Röportaj

    Perşembe, 02 Haziran 2011 14:14
  • GÜRCİSTAN-RUSYA İLİŞKİLER: SORUNLAR, AYRILIKÇI HAREKETLER

    Cumartesi, 04 Haziran 2011 22:20
  • Gürcü Kültür Merkezi ile Maddi Dayanışmaya Çağrı...

    Perşembe, 30 Haziran 2011 15:41
  • Türkiye’nin sözde Gürcü aydınları…

    Cumartesi, 09 Temmuz 2011 12:25
  • AHMET HULUSİ KIRIM İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJ

    Cumartesi, 13 Ağustos 2011 09:23
  • Gürcistan’daki Güncel Gelişmeler ve Türkiye ile İlişkileri

    Perşembe, 01 Eylül 2011 00:11
  • GÜRCÜ KÜLTÜR MERKEZİ-KANAL B TV

    Perşembe, 01 Eylül 2011 00:28
  • Gürcü Kültür Merkezi Faaliyetleri (2010-2011)

    Perşembe, 01 Eylül 2011 00:41
  • Ahmet Özkan Melaşvili Sunumu...

    Perşembe, 01 Eylül 2011 00:48
  • Gürcistan Rusya Savaşı 2010 yılı Basın Açıklaması-Rus Konsolosluğu

    Perşembe, 01 Eylül 2011 00:55
  • DİL,DANS VE TULUM KURSLARI...

    Pazar, 04 Eylül 2011 13:22
  • Eşref Yılmaz ile röportaj...

    Salı, 04 Ekim 2011 12:12
  • Gürcü Kültür Merkezi İMC Tv.2011

    Perşembe, 06 Ekim 2011 22:05
 
Mitra Global CMS Mitra Global CMS Mitra Global CMS
Mitra Global CMS Mitra Global CMS Mitra Global CMS
 
AHMET HULUSİ KIRIM İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJ PDF Yazdır e-Posta
Ahmet Hulisi Kırımlı tarafından yazıldı   
Cumartesi, 13 Ağustos 2011 09:23
AddThis Social Bookmark Button
DEMOKRATİK GÜRCÜLER PLATFORMU OLARAK LAZ AYDINI AHMET HULUSİ KIRIM İLE YAPTIĞIMIZ RÖPORTAJ
 
1-Ahmet Bey;merhaba.Bizimle bu röportaja zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.Ayrıca bu röportajın halklar arasında kardeşlik duygularının gelişmesine katkı yapması dileklerimizle kendinizi nasıl tanımlarsınız ? 

C-Düşüncelerimi açıklama imkanını bana verdiğiniz için size teşekkür ediyor, cevapları yoğunluk sebebiyle geciktirdiğim için peşinen özür diliyorum.Ayrıca parantez açarak şunu söylemeliyim.Kuruluşunuz dik durduğu ve  bağımsızlıkçı çizgisini devam ettirdiği için sizleri tebrik ediyorum.Sizinle söyleşi yapmam da bu tavrınızın belirleyici olduğunu da eklemeliyim. 

   Kendimden ve geçmişten bahsetmekten hoşlanmam, ama sorduğunuz için cevaplayacağım.  Rize,Ardeşen’liyim.Kendisini sosyalist olarak tanımlayan  Türkiye’li bir Laz’ım.İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu olup, halen avukatlık yapıyorum.Yaşamımın son 35 senesinde siyasal düşüncelerim paralelinde, siyasi mücadelenin içerisinde bulundum.1986 senesinde, İnsan Hakları Derneği'nin kuruluşunda kurucu üye olarak yer aldım.Yeni Demokrasi, Komün ve son olarak da OGNİ dergisinin yayınlanmasına katkıda bulundum.Halen karalahana.com ve haftalık Halkın Günlüğü siyasi gazetesinde yazı yazıyorum. 

2-Türkiye’deki etnik grupların durumuna yönelik süreçle ilgili değerlendirmenizi alabilir miyiz ? 

C-İttihat ve Terakkinin devamı olan Kemalistler parçalanma psikoloji ile tek devlet-tek ulus

İdeolojisi gereği  asimilasyoncu bir politika izlediler.Bu inkarcı-tenkilci uygulamalardan Anadolu’da yaşayan her halk nasibini aldı.Başta Balkan göçmenleri olmak üzere, bazı milliyetler ana dilleri-kimlikleri unutturularak asimile edildi. Maalesef Türkiyeli Laz ve Gürcü halkı da direnemedi ve bizler için asimilasyon süreci halen devam etmekte.Kürt halkı hariç diğerlerinin de farklı olduğunu zannetmiyorum. Korkarım ki süreç böyle devam eder ve kimlik mücadelesi temelinde iradi olarak müdahale edilemezse, mukadder son çoğu azınlık milliyet için gerçekleşecektir.2009 senesinde her ne kadar “demokratikleşme” adı altında bir “açılım” başladığı iddia edilse de, henüz laftan öte gidemedi.Bunda yaşanan acılara rağmen hala eşit ve kardeş olmayı hazmedemeyen,”Ben senden üstünüm,benim verdiğimle yetineceksin” diyen Türk halkının psikolojisinin ve direnen inkarcı devlet geleneğinin etkisi olsa gerek. 

3-1992 yılında bir Laz vakfı  kurmak amacıyla belirli arkadaşlarınızla yola çıktığınızı  biliyoruz.Bize o süreçte yaşadıklarınızı aktarabilir misiniz ?

C-İnancım  gereği yaşamım boyunca dinsel inancı,etnik kimliği,sınıfsal konumundan vs.ötürü ezilen,horlanan kişi, halk  ve haklarla ilgilenmeyi görev addettim.Siyasal inanışımdan sapmadan mensubu olduğum Laz halkı için uğraş vermek de bu anlayışın sonucu olsa gerek.1992 senesinde kısa bir hazırlıktan sonra bir avuç arkadaşımızla birlikte girişimlere başladık.Bunun ilk nüvesi yayınlanması için moral anlamında katkıda bulunduğum Lazların Tarihi kitabı oldu.Bu kitap hastalıklı saptamalarına rağmen, yayınlandığında büyük bir ilgi gördü.Dili,kültürü,kimliği ve Gürcistan’da yaşayan Megrel kardeşleri olan bir halkın varlığının farkına varıldı.Takiben Aktüel dergisinde şahsımla bir söyleşi yapıldı.Laz Vakfının kuruluş aşamasında olduğu deklare edildi.Kimliğinin farkında olan birçok duyarlı Laz bizimle irtibata geçerek destek vaat etti.Kamuoyunda uyanan büyük ilgi üzerine birkaç kitlesel toplantı yapıldı.Kitlelerle ilişki kurup, amacı anlatabilmek için yöre dernekleriyle görüşüldü.Ancak ne acıdır ki; kumar oynatmaktan başka amacı olmayan dernek yöneticileri (birkaç yönetici hariç )yakınlık göstermek bir yana, aleyhimize bunlar bölücü diye propaganda yaptı.Bu süreçte konunun yeniliği ve önemi sebebiyle birçok yazılı-görsel basında yazılar çıktı,söyleşiler yapıldı.Bir gün Sabah grubunun ikinci gazetesi Bugün gazetesinden bir muhabir kurulacak vakıf hakkında söyleşi yapmak üzere geldi.Söyleşiyi adımıza Av.Cemil Memişoğlu ve rahmetli Yüksel Yılmaz yaptı.Ben de gözlemci olarak bulundum.

Arkadaşlarımız dikkatli bir üslupla niyetimizin sadece kimliğimize sahip çıkmak olduğunu,bu taleplerin insani ve demokratik olduğunu anlattılar.Muhabir söyleşinin sonunda canlı olması için fotoğraf çekilmesini istedi.Birkaç gün sonra gazetede bizleri bölücü olarak takdim eden sürmanşet bir haber çıktı.Başlık mealen “BİZ TÜRK DEĞİL LAZ’IZ” şeklinde idi.Bu haberden sonra sanki bir yerlerden düğmeye basılmış gibi bir hafta süren linç kampanyası başladı.O yayınların içinde en rezil ve kahredici olanı ise 5 yöre dernek yöneticisinin Hilton otelinde Türk bayrağı önünde basın toplantısı yapıp BİZ TÜRK’ÜZ BUNLAR BÖLÜCÜ’ demeleriydi.Bunların yanında basın organlarında lehte-aleyhte birçok kişi yazıldı.  Unutamadığım dramatik bir vaka ise şu an kendisini ulusalcı olarak konumlandıran ve Laz olan Sabahattin Önkibar’ın, gazetesinde bizlerin Moskova’dan beslendiğimizi,sicilli komünistler olduğumuzu  iddia etmesiydi.Yazarın kalemi o kadar peşin hükümlü ve kanlı idi ki, benim siyasal yaşamım boyunca Sovyet ve Amerikan emperyalizmine karşı mücadele ettiğimi bile bilmiyordu.Belli ki bir yerlerden verilen bilgileri servis etmişti. 

Bu Planlı,provokatif yayınlar üzerine o güne kadar destek veren arkadaşlarımızın çoğu yaşamlarından endişeye kapılıp bizlerden uzaklaştı.Sonuçta bir avuç kararlı insan kaldı.Linç tamamlandı.Vakıf serüveni de böylece akamete uğramış oldu. 

4-Bu vakıf olayından sonra Ogni dergisinin çıkartıldığını biliyoruz.Ogni dergisi ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?Sizce Ogni dergisi Türkiyeli Lazlar için gerekli işlevi görebildi mi?Derginin yayınına ara vermesi ile ilgili yaklaşımlarınız nedir ? 

C-Vakıf sürecinin provokasyon  ve daha tali nedenlerle akamete uğramasından sonra, uzun bir süre hareketlilik olmadı.İnsanlar korkuyordu.Ülkenin o şartlarında, yani faili meçhullerin çok yoğun olduğu dönemde, bölücü yaftasıyla kitlelere hedef gösterilmek risk teşkil ediyordu.1993 yazında yapılan bir piknik sonucu gelişme oldu.Bazı arkadaşlar aramıza katıldı.Yavaş yavaş dergi çıkarma düşüncesi olgunlaştı.Yazılar toplanmaya başladı.Ancak birinci sayının içeriği ve yazılar tartışılırken, bazı arkadaşlarımız dergi çıkışının ertelenmesini istedi.Yoğun tartışmalardan sonra gelinen aşamanın kırılma noktası olduğunu kabul ile itiraz eden arkadaşlarla yolumuzu ayırdık.Elimizde kalan tecrübeli diyebileceğim Ali İhsan Aksamaz,Yüksel Yılmaz ve genç deneyimsiz İsmail Avcı,M.Ali Barış Beşli gibi 3-5 arkadaşla yola devam ve derginin süratle çıkarılması kararını verdik. 

Yayın yönetmenliğini yaptığım Ogni dergisi belkemiği olan,yayın çizgisinde tutarlı,LAZ halkının tarihinde satır başı olacak,kimlik mücadelesi yapan,Gürcistan’da yaşayan Megrel kardeşlerine uygulanan asimilasyonu da teşhir eden yayın organı idi.Dergi aynı zamanda içinde yaşadığımız coğrafya hakkında da söyleyecekleri olan,bunları korkmadan yazan yayın çizgisi izledi.Zaten esas olarak bu niteliği ile diğer halklar tarafından da ilgi ile takip edildi.Geçen süreçte önemli bir fonksiyon ifa ettiği  şimdi daha iyi anlaşılıyor.Nitekim aradan geçen uzun süreçte birçok dergi çıkarılmasına rağmen, aynı nitelikte ve onu aşan mevkute çıkarmak mümkün olmadı. 

Ogni dergisi Türkiyeli Lazlar için bir noktaya kadar gerekli işlevi görebildi.Halkımızın özellikle aydın unsurlarında heyecan uyandırdığını ve bilinç taşımada gücü oranında katkı sağladığını söyleyebilirim.Tabii ömrünün kısa sürmesini de unutmamak gerekiyor.İnanıyorum ki daha sonra 15 günlük periyotta yayın yapan bir gazete çıkarabilseydik, bugün her şey çok farklı olurdu. 

Sorunuzun son bölümüne gelince:Aradan geçen 18 sene de bu soru bana çokça soruldu ve her seferinde derginin yayın faaliyetine son vermesini objektif-subjektif nedenler gibi soyut bir ifade ile geçiştirdim.İstedim ki kitleler üzerinde hala bir prestiji olan  derginin imajı zedelenmesin.Ama son hafta gördüklerim ve  derginin sahibi-yazı işleri müdürü görevi verdiğimiz Sayın Memetali Barış Beşli’nin şimdi okuduğum bazı dergilerdeki açıklamaları karşısında tarihe not düşmek adına bazı gerçekleri açıklamanın artık farz olduğu noktasına geldim.Sayın Beşli Hayat Bilgisi isimli bir yayın organında ne diyordu?Ogni’yi çıkaranlar vicdanlarını temizlediğinde Ogni çıkabilir.Pekala Oğni’nin ilk yetkili eli olarak “vicdanımızı” temizleyelim bakalım. 

31.05.2008 tarihinde yapılan Laz Kültür Derneğinin ilk kongresinde yaptığım konuşmada aynen şunları söylemiştim. 

       “Bu kadar büyük oyunun oynandığı bir coğrafyada küçük nüfusuna rağmen Karadeniz’in

         Doğusunu kontrol eden bir halk ile büyük güçlerin planlarının olmadığını düşünebilir

         miyiz.Tabii ki hayır.Çünkü biz G.Kafkasya’yı denetin altına almak için Hazar’dan

         Gürcistan’ı geçerek Karadeniz’in Türkiye kıyısına geçirilecek bir kuşağın ABD’nin

         Stratejik planları içinde olduğunu biliyoruz.Rusya’nın bölgeyi denetim altında tutmak

         İçin Rus jeopolitiği gereği eylemlilikler içinde bulunduğunun farkındayız.İsmi

         Konmamış bu savaşta sosyo-politik ortamın destabilize edilmesi dahil tüm enstrümanlar

         Yayılmacı güçlerce kullanılmaktadır.Sivil toplum kuruluşu,NGO,işadamı,akademisyen

         Adı altında birçok karanlık unsur bölgede cirit atmaktadır.Bu nedenle bizim bu gibi

         Faaliyetlere karşı çok dikkatli olmamız ve düşüncelerimizi özgürce hayata geçirebilmek

         İçin yabancı devletlere,onlarla bağlantılı kuruluşlara,sivil toplum kurumu adı altındaki

         Ajan örgütlenmelere karşı maddi-manevi bağımsızlığımızı  korumalıyız.” 

        Ben bunları dedikten ve uyardıktan 3 sene sonra, geçen hafta KAFFED’in (Kafkas Dernekleri Federasyonu)  basın bildirisiyle, benim halkım için “kimlik mücadelesi” verecek olan LAZ KÜLTÜR DERNEĞİNİN(LKD) KAFFED ile ortaklaşa Avrupa Birliğine verdikleri “Farklılıklarımızla Var Olmak İstiyoruz “ isimli projenin kabul edildiğini,AB’nin 39.680,31 EURO katkıda bulunacağını  dehşet içinde öğrendik.İşin enteresan yönü 2- 3 sene önce Birol Topaloğlu Lazona’da festival yapmak için bir Amerikalı Vakıf ile anlaşma yapıp, sponsor desteği aldığı için kıyameti koparıp basın açıklaması yapan derneğimin başkanı Beşli şimdi ne değişmişti de eleştirdiği pozisyona düşmüştü.Avrupa Birliği, Amerikalı bir vakıftan farklı mı idi?Amerikan emperyalizmi ile Avrupa emperyalizmini farklı mı değerlendiriyordu.Neymiş efendim kültürel gruplara karşı ayrımcılık önlenecekmiş.Toplumdaki farklılıklar korunacakmış.Ve bütün bunlar da AB emperyalizminin verdiği 39.680,31 EURO sadaka ile yapılacakmış.Geçin efendim, geçin.Kimi kandırıyorsunuz.LKD yönetimi halkına karşı biraz sorumluluk taşıyorsa, derhal özeleştiri vermeli ve projeden çekilmelidir.Ekonomik bağımsızlığı olmayan bir kurumun, siyasal bağımsızlığının da olmayacağını herkes beynine kazımalıdır.Benim halkımın emperyalist devletlerle ve/veya onlarla bağlantılı kurumlardan alacağı sadakalarla kimlik mücadelesi vermeye ihtiyacı yoktur ve bunu ben halkım adına bir zul addediyorum.Birde şu soru sorulmalıdır.Bu işbirliği kime hizmet edecektir?Eğer bu proje, iyi saatte olsunlar müdahil olmuş ve bu iki kuruluşta farkında olmadan kardeşlik diye Kürt halkını izole edip, diğer azınlık milliyetlerin diyaloğunu sağlamaya,onları kontrol altında tutmaya matuf bir amaç taşıyorsa, durum daha da vahim demektir. 

Derginin yayınına ara vermesi ile ilgili anlatacaklarıma gelince;Dergi birçok nedenden dolayı daha fazla ömrünü sürdüremedi.Derginin yayınlanan 6 sayısının hazırlanma sürecinde genel yayın yönetmeni olarak ben ve Ali İhsan Aksamaz gerek yazıların hazırlanmasında ve gerekse dizgi,matbaa işlerinde olağanüstü gayret gösterdik.Değişik 3-4 adla her sayıda baş yazıyı, ülke ve dünyadaki gelişmelere ilişkin birçok yazıyı kaleme aldım.Sayın Aksamaz’da kendisinin kaleme aldığı veya tercüme ettiği yazılarla önemli katkı yaptı.Keza İsmail Avcı, Memetali Beşli ve diğer arkadaşlar da birikimleri çerçevesinde katkı sağlamaya çalıştı.Bunlar bardağın dolu tarafı.Boş tarafında ise beni derinden yaralayan olaylar oldu.Örneğin İst.Valisi Hayri Kozakçıoğlu bir elinde Ogni dergileri ile bizleri Almanya’dan beslenen bölücüler olarak basın toplantısında ilan ederken, derginin sahibi sıfatını taşıyan Memetali Barış Beşli’yi suç duyurusu yapmak ve sembolik tazminat davası açmak için ikna edemedik.Alçakça yafta üzerimizde kaldı.Korkmuş olduk.Ogni’nin kuruluş gecesinde geceye katılan hiçbir halk müziği sanatçısı bizden ücret talep etmezken, kendi grubumuz denen Zugaşi Berepe adına Memetali Beşli’nin tam sahneye çıkma esnasında koridorda,  illa ücretimizi vereceksin, yoksa sahneye çıkmayız, demesini ve ar belası yarısını verdikten sonra sahneye çıkmalarını unutamam. Derginin ilk sayısı toplatıldıktan sonra (toplatılan yazıların yazarları ben,İsmail Avcı ve M.Ali Beşli idi) yazı işleri müdürü olarak onu DGM’de sorguya götürürken, kendisi de toplatılmaya gerekçe gösterilen bir yazının yazarı olduğu için ilk aşamada savcıya bilgi vermemesi, sonrasında diğer yazıları da üstlenmesi için mutabık kalmışken, sorguda ben ve İsmail’in  ismini vermesini,çok endişelendiği için onu teselli edişimizi unutamam.Bu olayı takiben dergi sorumluluğundan ayrılmak istemesini unutamam.Beşli’nin tatilde olmamdan istifade ederek, kendi başına 5.sayıda derginin o ana kadar izlediği yayın politikasına taban tabana zıt bir yazıyı başyazı olarak koymasını unutamam.İngiltere’de dergi temsilciliği yapan ismi bende saklı bir dostumuzun açtığı telefona Ali İhsan Aksamaz’ın çıkmasını,onun dergi paralarının niye gönderilmedi diye serzenişte bulunması üzerine, dostumuzun bizim bilmediğimiz bir hesaba gönderildiğini söylemesini unutamam.Bunları yaşayan arkadaşlarımız halen sağdır.Bunlar uzar gider.Bu ve bunun gibi birçok maddi olgu derginin daha fazla yaşamasını doğaldır ki engelledi. 

5-Ogni dergisi sürecinde Zugaşi Berepe adlı Laz müzik grubu kuruldu ve grubun üyesi Kazım Koyuncu da genç yaşta kansere yenik düştü.Kimlik mücadelesi ve etnik müziğin buna katkısı noktasında Zugaşi Berebe ve Kazım Koyuncu nasıl bir işlev görmüştür. 

C-Kazım Koyuncu’yu çok samimi ve iyi duygularla anıyorum.Derginin yayınında fiilen bir katkısı olmasa da, moral olarak destek verdi.Kendisi 3-5 kere büroya geldi.Kendisini rahmetle anıyorum.Ancak şunu belirtmeliyim.Kazım Koyuncu’nun kitlelere mal olması,halkımızın otantik müziğini  tanıtması, grubun dağılması ve kendi adına müzik yapmasından sonra gerçekleşti.Bu arada bir bölüm insan ve kuruluşun  Kazım Koyuncu adını kullanıp, onu meta haline getirmesine de  üzüldüğümü belirtmeliyim. 

6-Ogni dergisinden sonra Mjora adlı bir derginin yayınlandığını biliyoruz.Ayrıca Lazuri nena ve Sima dergisinin de olduğunu biliyoruz.Bu dergilerin aralarında ne ibi farklar bulunmaktadır ? 

C-Bu sorunuzu Ogni dergisi ile bahsettiğiniz 2 dergi arasındaki en temel farkı vurgulayarak cevaplayayım.Ogni dergisi Laz halkının kimlik mücadelesini kıvırmadan yapan, Nostaljik, folklorik çalışmalar ile yetinmeyen, sorunun bam teline basan,bel kemiği olan bir dergi idi.Diğer 2 dergi ise bana göre iyiniyetli olmakla birlikte kulağı tersten gösteren,cesur olmayan, belli bir yayın çizgisi olmayan dergilerdi. 

7-1992’den itibaren Lazların kimlik mücadelesi içindesiniz.Kimlik mücadelesinde Laz aydınları istenilen gelişmeyi sağlayabilmişler midir ?Bu konudaki değerlendirmenizi alabilirmiyiz? 

C-Bu sorunun sadece benim halkımın aydınlarına değil, tüm ezilen milliyetlerin aydınlarına sorulması  daha doğru olacak.Bize aydın deniyorsa, ki şüpheliyim maalesef dişe dokunur bir gelişme sağlanamadı.Halkımızın asimilasyon süreci devam ettiğine,durdurulamadığına,birliği sağlamak acil bir görevken, hala bölük pörçük prensliklerde vaziyet idare edilmeye çalışıldığına göre, soruya Laz aydınları açısından olumlu cevap vermek kandırmaca olacaktır.Bunun hesabını tarih ve herhalde gelecek kuşaklar bizden soracaktır.Sormalıdır da.1992’den bu yana geçen 19 senede dişe okunur bir gelişmenin sağlandığını söylemek abesle iştigal etmek olur.Aksine halkımızın asimilasyonu maalesef devam ediyor. 

8-Türkiyeli Gürcüler ciddi bir asimilasyon yaşarken,çoğu Gürcü aydınının geçmişten bugüne buna yönelik ciddi çalışmalar yapmaları gerekirken,bundan çok uzak olduklarını görüyoruz.Gürcü aydınları  bu durumdayken,Laz aydınlarının durumu hakkındaki görüşlerinizi alabilirmiyiz? 

C-İki halkın aydınlarının durumu da tıpkısının aynısı gibi denebilir.Maalesef dişe dokunur bir şey yapılmadığı için kimse bizi ciddiye almıyor.Eğer bizler daha kalıcı çalışmalar yapıp örgütlülüğümüzü  artırabilseydik, şimdi demokratik haklarımızı daha kararlı bir şekilde ister, zamanı geldiğinde de azınlık haklarımızın anayasal güvenceye bağlanması için pazarlık masasına oturabilirdik.Maalesef birlikteliği sağlamak şu ana kadar mümkün olmadığı için  kısa vadede olumlu bir gelişme beklemiyorum.Gerek siz ve gerekse bizim bazı aydınlarımız kendi halkının özgücüne güvenmediği,taşeronluk yaptığı,birlik sürecini baltaladığı sürece  durum daha vahim bir hal alacaktır.Bu mana da her iki halk içindeki bu zihniyetteki “aydınların” teşhir-tecrit edilmelerini acil bir görev olarak görüyorum. 

9-Kimlik asimilasyonuna karşı mücadelede sizce temel alınması gereken nelerdir?Ve bu konuda Türkiye’deki sürecin gelişimini nasıl görüyorsunuz? 

C-Temel alınması gereken üstüne basa basa söylüyorum.KİMLİK MÜCADELESİ vermektir.Bu gerçeklilikten korkarak meseleyi sadece dilim,kültürüm kayboluyor,eyvah diyip,neden kaybolduğunu anlatmadan, sadece Laz böreği yiyip tulum eşliğinde horon oynayarak geçiştirmek kendini kandırmak olur.Biz şu aşamada horon oynamayı bile hak etmiyoruz.Çünkü halk için hiçbir şey yapmadık.Dilin mutlaka konuşulur hale getirilmesi gerekiyor.Aksi halde fazla bir yol kat etmek mümkün olmaz.Bizi bu hale getiren Kemalist ideoloji mutlaka teşhir  edilmeli, hesaplaşılmalıdır.Anadolu’da yaşayan tüm halklarla kardeşçe ilişkiler geliştirilmeli,bize sonradan pompalanan Kürt düşmanlığı ile cesaretle  mücadele edilmelidir. 

2008’de başlayan ve bizi de ilgilendiren “açılım” süreci sonunda gelinen noktayı  olumlu değerlendirmem mümkün değil.Seçimden önce Erdoğan’ın Kürt sorunu yok, Kürt kardeşlerimin sorunu var, şeklindeki açıklamalarını daha sonrada dillendirmesi barışçıl çözüm alternatifinin zayıfladığına, sorunun eskiden olduğu gibi güvenlik boyutuna indirgendiğine işaret ediyor.Bundan sonra olacakları hep birlikte izleyeceğiz.Umarım daha fazla kan akmadan halklar için kardeşce yaşayacağımız bir ortam oluşur.Genel ilke olarak şunu söyleyeyim.Ulusal sorunda kavranması gereken asıl halka, ulusların tam hak eşitliği ve kendi kaderini tayin etme hakkının tanınmasıdır.Bütün ulusların ve dillerin tam hak eşitliğine sahip olduğu,hiçbir resmi dilin zorunlu olarak tanınmadığı,herhangi bir milliyetin imtiyaza sahip olmadığı,azınlık hakların anayasal güvence ile teminat altına alındığı koşullarda ve ortamda ulus ve azınlık milliyet sorunu ortadan kalkabilir. 

10-Türkiyeli Lazların, akrabaları Megreller ve Gürcüler ile ilişkilerini nasıl değerlendiriyor sunuz?Laz-Megrel ve Gürcülerin hem Türkiye, hem de Gürcistan açısından ilişkileri nasıl olmalıdır? Bu konuda yaşanan sorunlarla ilgili görüşleriniz nelerdir? 

C-Gürcistan’da yaşayan Megreller bizim kardeşlerimizdir.Siz Gürcü halkı da  Anadolu’da yaşayan bize en yakın kardeş halksınız.Bu itibarla bizim Gürcü halkı ile bir sorunumuz olamaz.Ancak Gürcistan devleti Kartvelist politikaları gereği Megrel kardeşlerimize asimilasyon uyguladığı,bize siz Laz değil, Gürcüsünüz dediği sürece ilişkilerin iyi olmasını beklemek hayalcilik olur.Megrel kardeşlerimizin  her sorunu bizi üzer, derinden yaralar.Onlara uygulanan kartvelist asimilasyoncu politikalar  canımızı acıtır.Biz Ogni sürecinden itibaren bu soruna parmak bastık ve basmaya da devam edeceğiz.Siz Gürcü kardeşlerimizle ilişkilerimize gelince;Maalesef geçmişte sizin ön planda görünen bazı unsurlarınız kardeşliği örseleyecek çok önemli hatalar yaptılar.Kartvelist politikalar icabı olsa gerek, bize siz Laz değil, Gürcünüz, dediler,Megrellere uygulanan asimilasyoncu politikaları inkar ettiler.Bu hastalıklı anlayış, bizim kardeş Gürcü halkı ile dostane ilişkiler kurmamızı sekteye uğrattı.Sizi tenzih ederek söylüyorum, hala da Gürcistan devletine göbekten bağlı o unsurlar aranızda varlığını ve etkinliğini sürdürüyor.Bu hastalıklı bakış devam ettiği sürece, bizim sizlerle kardeşçe ilişkiler kurmamız zor olacaktır. 

11-“Laz Kolektif Hareketi” adlı girişiminizin olduğunu biliyoruz.Bu konuya ilişkin neler söylemek istersiniz? 

C-2010 senesi Ekim ayından itibaren hiçbir kariyerist düşüncemiz olmadan birliği gerçekleştirip kimlik mücadelesi vermek üzere bir oluşuma gitmek istedik.Gelin zaten az olan gücümüzü birleştirip birlikte mücadele edelim dedik.LKD,Ankara Laz Kültür ve Dayanışma Derneği,Sima Vakfı ve bireysel bir çok dostumuzla aylar süren görüşmeler yaptık.Ancak bir bölümü olumlu karşılasa da bütünlüğü sağlamak mümkün olmadı.Böylece tarihi bir fırsat da kaçmış oldu. 

12-Kafkas halklarının tarih boyunca sürekli istilalar ile boğuştuğu,bugün de emperyalist güçlerin müdahaleleri ile karşı karşıya olduğu bir gerçeklikte,dış güçlerin müdahalelerinin olmadığı bir Kafkasya’nın  yaratılması noktasında yaklaşım ve önerilerinizi bizimle paylaşır mısınız?Bu bağlamda da Gürcistan’ın Abhazya ve G.Osetya sorunları ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz ? 

C-Tüm mücadelelerin enerji için yapıldığı 21.yüzyılda Kafkasya stratejik konumu gereği tüm yayılmacı güçlerin ilgi alanı içerisindedir.Başta ABD elebaşılığındaki emperyalizm ve emperyal Rusya enerji için kıyasıya mücadele veriyor. ABD yüzyıldır nüfuz edemediği Kafkasya’ya sahip olmak isterken Sovyetler Birliğinin varisi Rusya, kendi yumuşak karnı olarak gördüğü bölgede, yeniden egemenlik kurmak istiyor.Fillerin tepişmesinde olan ise zavallı halklara oluyor.Meseleye bu bağlamda baktığımızda namuslu bir aydın olarak bizlerin bölgeye  barış gelmesi için, tüm yayılmacı güçlere karşı, aynı mesafede tutum alması gerektiği izahtan varestedir.Senin emperyalistin kötü, benim ki iyi şeklinde bir anlayış hastalıklıdır.

Tabii bunları söylerken, Gürcistan’ın ABD emperyalizmin ileri karakolu olmaya soyunmuş  politikalarını da unutmamak gerekir.Her ne sebeple olursa olsun, Gürcistan’daki ABD varlığını olumlamak fikri namussuzluktur.Benim naçizane düşüncem tüm Kafkas halklarının emperyalizme,yayılmacılığa karşı birleşik cepheyi oluşturup, birlikte mücadele etmeleridir.Ama şunu da gözden kaçırmamak gerekiyor.Bugün Kafkasya’da süren huzursuzluğun baş nedeni o dönem milliyetler komiseri olan Stalin’in çizdiği suni sınırlardır. 

Abhazya ve G.Osetya sorununa gelince;Bir kere ben temel ilke olarak ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı olduğunu kabul ederim.Bu anlamda bu halklar özgür iradeleriyle kendi kaderini tayin etmek istiyorlarsa, bu onların en doğal hakkıdır.Ancak G.Osetya  olgusunda maalesef bu ilkenin uygulandığını söylemem mümkün değil.Gürcistan yönetiminin aptallığı sonucu Rusya’ya aradığı imkan verilmiş ve orada bir devletçik kurdurulmuştur.Hakeza Abhazya devleti de 2008 savaşı sonucu oluşturulmuştur.Ruslar suni kurdurulan Kosova devletine karşılık, ABD’nin zımni muvafakatıyla daha önce tanımadıkları Abhazya’yı devlet olarak tanımış,G.Osetya’da devletçik ortaya çıkarılmıştır. 

13-Abhazya’da Abhazların kendi kimliğini garanti altında olmasını isteme hakkı  olduğu gibi,Gürcistan’daki Megrellerinde bu hakkı vardır.Fakat Abhazya’da Megrel ve öbür halklarında bunu isteme hakkı ve sağlanması gibi bir sorunda vardır.Bu gerçeklikten hareketle ve emperyalist güçlerin Kafkasya-Gürcistan’da halkları birbirine düşürme oyunlarına düşmemek için neler yapılması gerekir? 

C-Biraz önce temel kriteri söylemiştim.Her ulusun kendi kaderini tayin etme hakkı vardır.Bunu uluslararası hukuk da belirli şartlarda kabul eder.Evet Megrel kardeşlerimize Gürcistan’da kendi kaderini tayin etme hakkı tanınmalı ve asimilasyoncu politikalardan vazgeçilmelidir.Aynı durum Abhazya için de geçerlidir.Çifte standart uygulamamalıyız. 

14-Laz dili ve kültürü için neler yapılmalıdır ve siz neler yapmayı düşünüyorsunuz? 

C-Bizim için acil görev gövdemizdeki habis uru, yani işbirlikçi unsurları temizlemek olmalıdır.Bu unsurlarla mücadeleye yılmadan devam edeceğiz.Zira bu tayin edici  kırılma noktasıdır.Bu arada çalışmalarımız da devam ediyor.Tabii ki biz esas alınması gerekenin kimlik mücadelesi olduğunu bilincindeyiz.Bu dil ve kültür çalışmasını da kapsar.Namuslu unsurlarla birlikteliği zorlamaya devam edeceğiz.Er veya geç bunu sağlayacağımızı düşünüyorum.Bununla birlikte, Sizin gibi yüreği bu topraklarda olan Gürcü ve Çerkez kardeşlerimizle de kardeşlik temelinde bir platforma oluşturmanın yararlı olacağını düşünüyorum.İnşallah bunu da en kısa zamanda geçekleştiririz. 

15-Yazarlık yanınızın da olduğunu biliyoruz.Karalahana.com ve halkın günlüğünde yazılarınızı takip ediyoruz.Bize Kafkasya ve Türkiye özelinde Sosyalizmin kuruluşundan,reel sosyalizmin yıkılışına ve bugüne yönelik ulusal sorunlarla ilgili sürecin evrimiyle ilgili neler söyleyebilirsiniz? 

C-Teşekkür ederim iltifatınız için.Sorduğunuz sorunun kapsamı çok geniş ve ayrı bir söyleşi konusu.Ancak kısaca şunları söyleyebilirim.Ben ulusal sorunun hallinde SSCB’nin temel ilkeyi, yani ulusların kendi kaderini tayin etme hakkını her somut olgu da layıkiyle uyguladığını söyleyemem.Eğer öyle olsaydı bugün Kafkasya ve Orta Asya’da bir çok sorun olmaz, kardeş kardeşi boğazlamazdı.Bunda demin söylediğim gibi gerek Kafkasya ve gerekse Orta Asya’da suni sınırlar çizen SSCB’nin önemli suçu vardır.Maalesef zamanı geldiğinde müdahale zemini yaratabilmek için, her yörede çıban başı bırakılmıştır.İşte o bırakılan mirastır ki, bugün halkların boğazlaşmasına yol açıyor. 

16-Geçmişte Gürcü  camiasıyla ilişkilerinizde yeterli diyaloğ zeminlerini bulabildiniz mi? 

C-Yukarıda hangi nedenlerle bulamadığımızı izah etmeye çalışmıştım.Kısaca değineyim.Sizin camianın önde gelen bazı unsurları Laz halkına kartvelist politikalar gereği yaklaştığı için, yani siz Laz değil, Gürcüsünüz, dediği için,Gürcistan’daki Megrel kardeşlerimize uygulanan asimilasyonu inkar ettikleri için, yani daha doğrusu ve açıkçası Gürcistan devletinin taşeronluğuna soyundukları için  bırakın diyaloğu, düşmanca ilişkiler gelişmişti. Ama sizin gibi fikri namus taşıyan insanlar öne çıktıkça,  bu ilişkilerin gelişeceğine inanıyorum. 

17-Akraba halk olan Gürcü  ve Laz halklarının Türkiye’de daha yakınlaşması için neler yapılmalıdır? 

C-Belirli ilkelerde anlaşıldığı  ve birlikte projeler üretildiği takdirde, iki halkın yakınlaşması  kolaylaşacaktır.Bunun için önerdiğim ilkeli ve hedefleri olan Kafkas platformu ilk adım olabilir.Daha sonra birlikte bir yayın organının çıkarılması da yararlı olacaktır. 

18-Gürcü camiasına uzak olmadığınızı biliyoruz.Bu noktada Türkiyeli Gürcülerin geçmişten bugüne durumunu nasıl gözlemliyorsunuz? 

C-Yukarıda değindiğim gibi geçmişte, camianızın öne çıkan unsurları maalesef taşeron gibi davranıyor ve bizi provoke ediyordu.Halkınıza saygı duymakla beraber bize siz Laz değil Gürcüsünüz demek en büyük hakarettir.Ama bugün memnuniyetle görüyorum ki en azından sizler gibi namuslu aydınlar bu aptalca  düşüncelerden vazgeçmiş durumdalar. Bu bizim için memnuniyet verici bir durumdur. 

19-Varsa Gürcü camiasından unsurlarla ilgili anılarınızı almak isteriz? 

C-Sizin arkadaşlarınızın provokatif tavırları nedeniyle geçmişte maalesef fazla bir ilişkim olmadı.Olanlarla ilgili anılarım da olumsuz.O süreçte bir tek şu an dernek başkanı olan Fazlı bey ile tanıştım.Kendisinin bu olumsuz unsurlardan farkı olduğunu gördüm ve memnun oldum.Şimdi ise sizlerden birçok dost edindiğim için bahtiyarım. 

20-Gürcü ve Laz kardeşliği noktasında Türkiyeli Gürcülere hangi mesajı vermek istersiniz? 

C-Biz sizinle gerçek bir kardeşlik ilişkisi kurmak istiyoruz.Ancak, sizin de geçmişteki hastalıklı  olan anlayışınızdan vazgeçmeniz,o unsurları tecrit etmeniz  gerekir.Bu takdirde kardeşlik gerçek olacaktır.Bu hem bizim, hem de sizin selametiniz için olmazsa olmaz bir şarttır. 

21-Bütün bunların dışında bizimle başka  paylaşmak istedikleriniz varmı? 

C--YAŞASIN LAZ VE GÜRCÜ HALKLARININ KARDEŞLİĞİ.                            
                                                                                                                                  12.08.2011
                                                                                                                         AHMET HULUSİ KIRIMLI                                                                                 

Yorumlar
Yeni Ekle Ara
Yorum yaz
Adınız:
E-posta:
 
Web Sayfası:
Başlık:
UBB Kodu:
[b] [i] [u] [url] [quote] [code] [img] 
 
 

3.26 Copyright (C) 2008 Compojoom.com / Copyright (C) 2007 Alain Georgette / Copyright (C) 2006 Frantisek Hliva. All rights reserved."

Son Güncelleme: Çarşamba, 31 Ağustos 2011 12:45
 
 
Mitra Global CMS Mitra Global CMS Mitra Global CMS